OzyurT KoLeji
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

OzyurT KoLeji


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lucky
Özyurt TeamAdminNistRator
Özyurt TeamAdminNistRator
Lucky


Mesaj Sayısı : 404
Yaş : 31
Nerden : Nizip
Cinsiyet : Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Male
Kayıt tarihi : 27/09/08

Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Empty
MesajKonu: Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...   Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Icon_minitimeÇarş. 12 Kas. - 18:19

161 ve 162

semai
ilk dörtlükte -mez ler redif
ikinci dörtlükte "-ımız" redif ,"-at" tam kafiye, -mez redif
üçüncü dörtlükte "-acı" tunç kafiye -maz redif
dördüncü dörtlükte "-ahri,-ehri,-ahrı" zengin kafiye -mez redif
son dörtlük "-le" tam kafiye -maz redif
birim değeri:dörtlük
birim sayısı:5
şiirin teması:gurbet
mısra örgüsü:abab cccb dddb eeeb fffb
birimde anlatılanlar
1)Gurbete çıkmanın tehlikeli olduğunu ve her güzeli de sevmemesi gerektiğini dile getiriyor.
2)Gurbet elde kimsenin kıymetimizi bilmeyeceğini belirtiyor
3)Gurbete gönlündeki derdin ilacını bulmak için çıkmıştır ama bulamayacağını belirtiyor
4)Gurbetin çok zor olduğunu ve kahrının çekilemeyeceğini anlatıyor
5)Aşıkların sevdiklerine kavuşamadıklarını dile getiriyor.
2.b.Şiiri şiir yapan vurgu ve tonlamadır.Bu yüzden düz yazı okurken noktalama işaretlerinde yaptığımız vurgu ile şiir vurgusu arasında çok fark vardır
3.a. gönül gurbet ele çıkma(teşhis)
sunam gurbet elin kahrı(açık istiare)
bülbül figan eder güle(teşhis, telmih, tenasüp)
güzel sevmek sarp bir kale(teşbih, tenasüp)
b.ahengi sağlamış ve şiiri çekici hale getirmiştir
4.dil sade, imgeler suna ve bülbül
bağlı olduğu gelenek: sözlü gelenek yani aşık etebiyatı
5.Gurbet ellerin kimsenin yuvası gibi olmadığı ve çok zor olduğu...
6. Divan tarzı şiirler söylemiştir.
Hem hece nem aruzla yazmıştır.
Asıl kişiliği hece ölçüsüyle yazdığı ölçüsüyle yazdığı koşma ve semailerde görülür.
Gazel, murabba, muhammes tarzı şiirlerde yazmış.Ancak çok başarılı sayılmaz.
7.saz şairi; halkın arasında olan bir kişidir. ilhamını halk zevkinden halkın hayal gücünden alır. halk şiirinde, günlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.

Sayfa 162
6)Erzurumlu Emrah’ın fikrî ve edebî kişiliği
*Erzurumlu Emrah döneminin önemli saz şairlerindendir.
*kendinden sonra gelen şairler üzerinde etkili olmuştur.
*şiirlerinde kullandığı dil sade ve anlaşılır bir dildir.
*şiirlerinde kafiye ve redifler sağlamdır.

2.*halk şiiri ile konuşma dili arasında bir benzerlik söz konusudur.
*saz şairi halkın arasında olan bir kişidir.ilhamını halk zevkinden,halkın hayal gücünden alır.
*halk şiirinde,günlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.

163 1.a ve b
1.a)bir halk şairi şiirlerini söylerken öncelikle halkın beğenisine uygun onun anlayacağı bir anlatım tarzı ve konular seçmiştir.bunları kendi birikimini de katarak soyut ve bir kişinin yaşayabileceği bir konu şeklinde ifade eder.

1.b)
KOŞMA;

HALK BEĞENİSİ=halkın zevkine günlük yaş**ına uygun”baharın gelişi”konusu;anlayabileceği dil ve anlatım ;kulağa hoş gelecek ses ve söyleyiş;günlük yaş**ına uygun benzetmeler kullanılmıştır.

SOYUTLUK=aşk,sevinç,çoşku,heyecan

KİŞİSELLİK=şairirn bilgi,birikim ve hayata bakış açısı şiirin oluşmasında etkili olmuştur.şiirde anlataılanlar bir kişinin yaşayabileceği bir konudur.

SEMAİ;

HALK BEĞENİSİ=halkın günlük yaş**ına uygun “gurbet”konusu;anlayabileceği dil ve anlatım;kulağa hoş gelecek ses ve söyleyiş;günlük yaş**ına uygun benzetmeler kullanılmıştır.

SOYUTLUK=gurbet,gurbet acısı,dert,özlem,sevgiliye hasret

KİŞİSELLİK=şairin bilgi birikim ve hayata bakış açısı şiirin oluşmasında etkili olmuştur.şiirde anlatılanlar bir kişinin yaşayabileceği bir konudur.

163 halk şairi=şiirlerini doğaçlama ilticai söyleyen şairlerdir.
kalem şairi=şiirlerini kağıt üzerinde yazan şairlerdir.
164 =165 şairlere göre yazıyım: bayburtlu=semai, kağızmanlı hıfzi:ağıt, aşık=semai,, köroğlu=koçaklama, aşık ömer=GÜZELLEME, ,karacaoğlan=varsağı, everekli seyrani=taşlama,,ATALAR SÖZÜ =DESTAN

166 1.SORU=D D Y D D 2.soru=D D Y Y Y 3.soru=d şıkkı 4.soru=.sırasıyla güzelleme, koçaklama, taşlama, diğeri koşma ya da 11'li hece ölçüsü
5. soru= koşuk=koşma sav=atasözü, mersiye =sagu

Sayfa 168 ve 169
1.a
BİRİM Değeri
dörtlük
BİRİM SAYISI:6(altı)
ŞİİRİN TEMASI
Övgü dür
2.soru
okudunuz methiyenin ahenk unsurarını.......... başlıyan soru ...?
KAFİYE VE REDİF
-anlar:redif
-t:yarım uyak
-gül:redif
-as:tam uyak
KAFİYE
aruz şeklinde .
SES VE SÖYLEYİŞ
Vurgu ve tonlamalar ahenki kuvvetlendirir.





169. sayfa
3.soru
HİSSETTİKLERİM: dürüstlük,sevgi ve iyi niyet,samimiyet,bağlılık.....



5.soru
Pir=> Methiyede tarikat şeyhi anlamında kullnılmıştır.
Taht makamı=> Şiirde şeyhlik makamı anlamında kullanılmıştır.
Hak nefesi=> Şiirde doğru söz anlamında kullanılmış.


6.soru
SEYYİT NESIMI
*SADE DİL KULLANMIŞ
*TASAVVUFİ KONULAR İŞLEMİŞ
*MUSAVVUF BİR ŞAİİRDİR.
171= 1:d şıkkı
2=b şıkkı, 3=e şıkkı
4=boşluklar sırasıyla: bektaşi,,,, tarikat, adab erkanını,,,nutuk
5=y d y y

Sayfa 176

Tahir ile Zühre

Karakterler:
Padişah: Aslında iyi karakterli birisi olmasına rağmen karısı büyü yaptırdıktan sonra aşıkları ayırır.
Padişahın karısı: Kibirli, gözü yükseklerde olan, kötü kalpli birisidir. Tahir ile Zühre'yi zorla ayırmaya çalışır.
Tahir: Vezirin oğludur. Zühre'ye deli gibi âşık olmuştur. Aşkı uğruna türlü çilelere katlanmıştır. Âşıklığı diline de vurmuş, güzel türküler söylemiştir. Sonunda aşkından ölmüştür.
Zühre: Padişahın kızıdır. Tahir'i çok sevmekte, onun uğruna her türlü çileye katlanmaktadır. Tahir'le evlenmek için elinden geleni yapmaktadır. O da aşkından ölmüştür.
Arap köle: Saraydaki bir köledir. Zühre'ye âşık olmuştur. Tahir ile Zühre'yi ayırmak için elinden geleni yapmış, padişahın karısına sürekli yardım etmiştir. Zühre aşkından ölünce o da kendini bıçaklayarak öldürmüştür.
Dadı: Tahir ile Zühre'yi buluşturmak için yardım etmiştir. İyi kalpli bir insandır.
Derviş: Olacakları önceden tahmin eden, Tahir'e -sıkıştıkça- yardım eden bir ermiştir.
Sihirbaz cadı: Padişahın karısına yardım eden bir sihirbaz. Kötü birisidir.

Olay örgüsü:
Giriş: Vezirle padişahın dervişle görüşmesi ve çocuklarının olması.
Gelişme: Tahir ile Zühre'nin birbirlerine âşık olmaları, padişahın karısının ve arap kölenin onları ayırmaya çalışmaları, bu çerçevede aşıkların başlarından geçen olaylar.
Sonuç: Tahir ile Zühre'nin aşkları uğruna ölmeleri.

2-)Karakter çözümleme tablosu
karakter nasıl bir insandır?
Tahir= Aşkı sevdiği için ölmeyi dahi göze alan biridir.
Zühre= Aşkı sevdiği için ölmeyi dahi göze alan biridir.
Anne-baba= hırslarına yenilip kızlarını dinlemeyen zalim insanlardır.
Kara diken= Aşkı için kötülük yapmayan zalim bir insandır.

Karakter durağan mıdır dinamik midir?
Tahir= Olaylara en fazla yön veren karakterdir hikâyenin en dinamik karakteridir.
Zühre= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikâyenin bazı bölümlerinde dinamiktir.
Anne-baba= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikâyenin bazı bölümlerinde dinamiktir.
Kara diken= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikâyenin bazı bölümlerinde dinamiktir.

Hikâyenin hangi kısmı sizin karakter hakkında böyle düşünmenize neden oldu?
Tahir= Hikâyede birçok olayın Tahir’in başından geçmesi veya olayların yönünü değiştirmesi.
Zühre= Tahir’le buluştuğu bölümler babasının tahirden kaçırdığı ona kötülük yaptığı bölümler.
Anne-baba= Büyü yaptırdığı ve âşıkları birbirinden ayırdığı bölümler.
Kara diken= Tahir ile Zühre’nin aşkını ve buluştukları haber verdiği bölümler.

Sosyal ortam ve çevre bu karakterleri nasıl etkilemiştir?
Tahir= Sevdiğine kavuşma konusunda çevresinden bazen yardım alsa da bu yeterli olmamış yaptıklarının hayatına mal olmasına çevresi engel olamamıştır.
Zühre= Sevdiğine kavuşma konusunda çevresinden bazen yardım alsa da bu yeterli olmamış yaptıklarının hayatına mal olmasına çevresi engel olamamıştır
Anne-baba= Yaptıkları konusunda özellikle baba hikâyenin başında uyarı alsada bunları dikkate almamıştır. Anne-baba çevreden kimse uyarmayınca yaptıklarında aşırıya kaçmışlar zulmetmişler ancak yaptıklarının bedelini de canlarıyla da ödemişlerdir.
Kara diken= zayıf- karakteri çevresine zarar vermesine neden olmuştur.

Bu karakterin sizin toplumsal yapınızdan farkı var mı?
Tahir= Tahir gibi bir aşığı günümüz toplumumuzda bulmamız zor olsada imkânsız değildir.
Zühre= Zühre gibi bir aşığı günümüz toplumumuzda bulmamız zor olsada imkânsız değildir.
Anne-baba= Bugünkü toplumsal yapıda görülebilirler.
Karadiken= bu tip insanlar her toplumda görülebilirler.


Bu karakterin diğer karakterler üzerinde etkisi var mı?
Tahir= Vazgeçemediği aşkı ile diğer karakterler üzerinde etkili olmuştur.
Zühre= Vazgeçemediği aşkı ile diğer karakterler üzerinde etkili olmuştur
Anne-baba= Tahir ile Zühre üzerinde etkileri vardır.
Karadiken= Doğrudan Padişah dolaylı olarak Tahir ve Zühre üzerinde etkisi vardır.

Karakter kendi kişiliğinin farkında mı? Yani sizin düşündüklerinizi kendi hakkında düşünüyor mu?
Tahir= Tahir kişiliğinin farkındadır.”aşkı için hayatını ortaya koyan, sürekli zorluklarla mücadele eden” Tahir güçlü kişiliğinin farkındadır, özgüveni tamdır.
Zühre= Zühre’de mücadeleci bir karakter olarak kişiliğinin farkındadır, özgüveni tamdır.
Anne-baba= Anne-baba kişiliklerinin farkında değildir. Çünkü hikâyeye baktığımızda Anne-baba hep olumsuz davranışlar sergilerler ve bu davranışlarının olumsuzluğunu kabul etmezler.
Karadiken=kara dikende yaptığı kötülüklerin farkında değildir, dolayısıyla kişiliğindeki zafiyetin ve olumsuzluğun farkında değildir.

Sizce gerçek hayatta bu hikâyedeki karakter gibi davranan biri olabilir mi?
Tahir= gerçek hayatta Tahir gibi sevgisi uğruna her şeyini verecek biri olabilir.
Zühre= gerçek hayatta Zühre gibi sevgisi uğruna her şeyini verecek biri olabilir
Anne-baba= gerçek hayatta sevenleri hırsları uğruna ayıran Anne-baba olabilir.
Karadiken= gerçek hayatta sevenlerin arasında giren “kara dikenler” olabilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucky
Özyurt TeamAdminNistRator
Özyurt TeamAdminNistRator
Lucky


Mesaj Sayısı : 404
Yaş : 31
Nerden : Nizip
Cinsiyet : Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Male
Kayıt tarihi : 27/09/08

Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Empty
MesajKonu: Geri: Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...   Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Icon_minitimeÇarş. 12 Kas. - 18:19

SAYFA 177

3.a-)Tahir ile Zühre hikayesindeki kahramanlar;

1.Tahir
2.Zühre
3.Padişah
4.Vezir
5.Zühre’nin annesi (padişahın karısı)
6.Belli boncuk
7.Karadiken
8.Derviş
9.Zühre’nin dadısı
10.Bahçıvanbaşı
11.Keloğlan
12.Çöl beyinin üç kızı
13.Ak sakallı pir

KAHRAMANLAR
Çile çeken= Tahir Zühre
Aşık= Tahir, çöl beyinin üç kızı, kara diken
Halk ozanı= Tahir
Sevgili= Zühre, Tahir
Sadık= Tahir, Zühre, Keloğlan
Fedakar= Tahir, Zühre
Düşman= Karadiken, Padişah
Büyücü= Belli boncuk
Kindar= Padişah ve karısı, Karadiken
Zalim= Padişah, Karadiken
Güç sahibi= Padişah, derviş, Ak sakallı piir
Vefalı dost=Dadı, Bahçıvan başı
İlahi güç= Allah
Mücadeleci=Tahir, Zühre

b-) Hikayenin baş kahramanları Tahir Zühre ve Padişahtır.hikayede baştan sona iyi-kötü mücadelesi yani Tahir ve Zühre ile Padişahın arasındaki mücadele anlatılır.Hikayede iyi ve kötü tarafında olanlar vardır.Padişahın karısı, Belliboncuk, Karadiken kötülük tarafında olup Padişaha kötülük yolunda yardım eden yardımcı kahramanlardır.
Buna karşılık Derviş, Dadı, Ak aksallı piir, Keloğlan, Çöl beyinin kızları ve Bahcıvanbaşı iyilik tarafında olup Tahir ve zümreye yardım ederler.

c-)Tahir ile Zühre bir halk hikayesidir.”Leyla ile Mecnun,Kerem ile Aslı,Ferhat ile Şirin” hikayelerinde de Tahir ile Zühre hikayesinde geçen kahramanlara benzer kahramanlar vardır.ancak günümüzde bu kahramanların bire bir benzeri olmasada bu kahramanları belli yönleriyle karşılayan kişiler içinde yaşadığımız toplumda ve çevremizde olabilir.

4.a-)Tahir ile Zühre hikayesindeki mekanlar

-Billur köşk
-Saray
-Hasbağçe
-Köşk
-Mardin kalesi
-Şat nehri
-Tahir’in memleketi
-Tahir’in aşkından dolayı avare gezdiği dağ, bayır
-Has bahçedeki havuz
-Zühre’nin köşkte kaldığı oda

Mekanın işlevi= hikayede geçen mekanlarla hikayenin konusu birbirine uygundur. Hikâyenin yapı unsurlarından biri olan mekân diğer yapı unsurları ile birlikte hikâyeyi oluşturur.

b-)mekânların anlatılış tarzı=hikâyede mekânlar olayların geçtiği yerlerdir. Mekânların özellikleri ayrıntılı şekilde anlatılmamış mekânlar tasvir yapılmadan anlatılmışlardır.

c-)tasvir edilen mekânlardan “Mardin kalesi” ve “şat(Dicle) nehri” gerçekte de vardır.
Ancak bunların dışındaki mekânlar gerçekte olabilecek hayali mekânlardır.

5-)
Zamanın işlevi= hikâyedeki zamanlar hikâye diline uygun olarak genellikle “bir gün, bir akşam, günlerden bir gün” şeklinde kesin olmayan zamanlardır. Hikâyenin diğer bir yapı unsuru olan zaman genellik ifade etse de hikâyeyi oluşturan bir diğer unsurdur.

6.) padişahlığın olduğu dönem
kişiler: Tahir Zühre kara diken bahçıvan büyücü padişah anne baba
mekânlar: saray zindan şat nehri Mardin kalesi billur köşk

177 6.soru zaman: padişahlığın olduğu dönem
kişiler: tahir zühre karadiken bahçıvan büyücü padişah anne baba
mekanlar:saray zindan şat nehri mardin kalesi billur köşk
kahramanlar
çile çeken:tahir, zühre
Aşık:tahir
Halk ozanı:Tahir
Sevgil:zühre
Sadık:Tahir,Zühre
Fedakar:Tahir
Düşman:Karadiken
Büyücü:belli boncuk
Kindar: padişah ve karadiken
Zalim:Padişah
Güç sahibi: padişah
Vefalı dost:Bahçivan başı
İlahi güç:Allah
Mücadeleci:Tahir

2-) Padişahla vezirin diyar diyar gezmesi ve bir dervişle karşılaşmaları.
3-) Padişahın bir vezirin de çocuğunun olması.
5-) Padişahın karısının "Belliboncuk" a büyü yaptırması.
6-) Padişah'ın zühre'yi "Billurköşk" ten alıp saraya kapatması.
8-) Zühre'nin babasından yeni bir köşk yaptırmasını istemesi.
10-) Karadiken'in haber vermesi, Tahir'in yakalanması.
12-) Zühre'nin de köşke kapanması.
13-) Kervancı Keloğlan'ın Zühre'nin mektubunu Tahir'e ulaştırması.
15-) Tahir'in Şat (Dicle) ırmağına atılması.
17-) Çöl beyinin üç kızının Tahir'e aşık olması.
18-) Tahir'in ak sakallı bir pirin yardımıyla memleketine dönmesi.
20-) Tahir ile Zühre'nin kaçmayı kararlaştırması.
21-) Padişahın Tahir'e içinde Zühre geçmeyen bir türkü söyletmek istemesi.

b-)Olay grafiğindeki çıkışlar hikayedeki olumlu olayları, inişler ise olumsuz olayları göstermektedir. Bu iniş ve çıkışlar hikayedki olay bütünlüğünün birer parçasıdır. Okuyucu ya da dinleyicinin olay örgüsüne katılmasını sağlayan önemli göstergelerdir. Çünkü olay örgüsündeki düğümler dikkatin uyanık kalmasındaki en önemli öğelerdir.

sayfa178
1.etkinlik
Halk Hikayesi: Kerem İle Aslı
Mesnevi: Hüsn ü Aşk

Kerem ile Aslı hikayesinde aşk, Hüsn ü Aşk'ta ise ilahi aşk konusu işlenmiştir. Her iki metinde de ilahi bakış açısına sahip anlatıcı vardır. Halk hikayesi manzum-mensur karışık olarak yazılmış, mesnevi ise manzum olarak kaleme alınmıştır. Halk hikayesinde sade bir dil kullanılmış iken mesnevide Arapça ve Farsça kökenli sözcüklere yer verilmiştir.

8)dinleyıcıde etkıyı arttıran saz eslıgınde soylenen hal edb. urunu olan bu şiirler tahır ıle zuhrenın karşılıklı konusma bolumlerıdır.
8-b)aşk cumle: aşk için olmelı aşk o zaman
8-c)ewrenseldır cunku ask teması dunyada çok işlenir
9-)ewlenme geceleri,dugun gecelerı
10)anonım halk edb.
10-b)mekanlar azcok bellıdır,manzum ve nesır kullanılmıs,kişiler tamamn hayal deıldır,olaganustu olaylar kısmen bulunur, olaylar gercegı yansıtır
11-)o zaman kı yonetım anlayışıyla bizim zamanımızın yonetım anlayısı farklıdır
12-)ilahi bakış acısı
13)tahır we zuhrenın olumu
13-b)ask duygusu
14)kahretmek beddua etmek el ayak cekmek kulaklarına ınanamak


2.a) Mecnun: Aşık
Leyla: Sevgili
Nevhel: Yardımsever
Zeyd: Dost
İbn-i Selam: Aşık
Mecnun'un Babası: Şefkatli
Leyla'nın annesi ve babası: Zalim

b) Leyla: Hikayenin baş kahramanlarından birisi
Zeyd: İkinci derece kahramanlardan birisi
Nevhel: İkinci derece kahramanlardan birisi
İbn-i Selam: İkinci derece kahramanlardan birisi
Mecnun'un babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
Leyla'nın annesi ve babası: İkinci derece kahramanlardan birisi

SAYFA 183

2.a) Mecnun: Aşık
Leyla: Sevgili
Nevhel: Yardımsever
Zeyd: Dost
İbn-i Selam: Aşık
Mecnun'un Babası: Şefkatli
Leyla'nın annesi ve babası: Zalim

b) Leyla: Hikayenin baş kahramanlarından birisi
Zeyd: İkinci derece kahramanlardan birisi
Nevhel: İkinci derece kahramanlardan birisi
İbn-i Selam: İkinci derece kahramanlardan birisi
Mecnun'un babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
Leyla'nın annesi ve babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucky
Özyurt TeamAdminNistRator
Özyurt TeamAdminNistRator
Lucky


Mesaj Sayısı : 404
Yaş : 31
Nerden : Nizip
Cinsiyet : Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Male
Kayıt tarihi : 27/09/08

Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Empty
MesajKonu: Geri: Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...   Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Icon_minitimeÇarş. 12 Kas. - 18:25

SAYFA 184

c) Tarihimizde veya günümüzde var olması mümkün değildir. Çünkü bu kahramanlar hayal ürünü kahramanlardır.

3.a) Bu olaylar arasında "aşk"ın yaşanışı bakımından bir ilişki vardır. Ahmet Yesevi'nin peygamber sevgisi, Tahir ile Mecnun'un aşk anlayışları bunu göstermektedir.

b) Mecnun, yalnız kalmak ve aşkını yalnız başına sadece kendisiyle yaşamak için çöllere düşmüştür.

c) Hikayede birçok mekan vardır. Ancak sadece Kâbe ile ilgili tasvir yapılmıştır.

d) Hikayedeki mekanlar, şairin kafasında kurguladığı hayali mekanlardır. Ancak bazılarınının gerçekle ilişkisi de vardır. (Çöl ve Kâbe)

5.a) "Aşk, vuslat binasını sağlamca kurup mana aleminde seninle beni buluşturdu;" ... "Sen halini değiştirme; Leyla ne diye Mecnun olsun?"

b) Aşk, insanı insan yapan en büyük erdemdir.

c) Evrenseldir. Çünkü günümüzde de aşk teması işlenmektedir.

6) Sadece aşk unsuru kendimize ve çevremize aittir. Diğer unsurlar kendimize ve çevremize ait değildir.

8.a) "Mesnevi Geleneği" dir.

b) Mesnevi'nin Özellikleri:
-Beyitler kendi arasında kafiyelidir.
-Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
-Beyit sayısı sınırsızdır.
-Olayların yaşandığı zaman belirsizdir.
-Beş mesneviden oluşan esere "hamse" denir. (İlk hamse sahibi şair Ali Şir Nevai'dir.)

9) Mesnevi'de anlatılan olaylar zamanımızdan farklıdır.

10) Anlatıcı herşeyi bilen bir anlatıcıdır. Bu yüzden "İlahi bakış açısı" kullanılmıştır.

SAYFA 185

12) telef olmak, yanıp tutuşmak, adak adamak vs.

13) "Leyla ile Mecnun mesnevisi Acemlerde (İranlılar) çoktur, Türklerde ise yoktur. Sen de dünyaya gizli bir hazine çıkar" sözleri üzerine yazmıştır.

14.a) İkisinde de aşk teması işlenmiştir. Ancak birinde peygamber aşkı, diğerinde beşeri aşk işlenmiştir.

b) Fuzuli, "Su Kasidesi" adlı eserinde peygamber övgüsünü dile getirmek için kaside şeklini tercih etmiştir. Ancak Leyla ile Mecnun eserinde olaya bağlı kalındığı için mesnevi şeklini tercih etmiştir.

Anlama Yorumlama
1) İkisinde de yazılı bir metin olmadan sözlü olması nedeniyle bir ilgi vardır.

2) Leyla ile Mecnun mesnevi geleneğine bağlı olduğu için manzumdur. Ancak Tahir ile Zühre mesnevi geleneğine bağlı değildir.

3.a) O dönemlerde hemen hemen her şiirde aşk konusu işlenir.

b) Aşk duygusu insanoğlu varolduğu sürece yaşanabilir.

ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1) E
2) D
3) C
4) D D Y D Y
5) E
6) E
7) A
Cool E

SAYFA 192

1) İzleyicilere oyunun başladığını bildirmek ve izleyicilerin dikkatini perdeye yoğunlaştırmak amacıyla okunur.

2) Karagöz, söylenenleri yanlış anlayan, neşeli, halktan birisidir.
Hacivat ise okumuş, kültürlü, düzgün konuşan birisidir.
(Hangisini kendinize yakın bulursanız onu seçin)

3.a) Oyunda güldürü yanlış anlamalarla sağlanmaktadır.

b) NOT: K: Karagöz, H: Hacivat
K: Dur Hacivat şaka yaptım
H: Bırak birader sakalımı yordun
H: El-cinni melacinni, kör cini. Estane mestane kuru kuzu kestane
K: Amin, amin… Kabak çekirdeği, sarı leblebi. Amin
H: Aman Karagöz’üm, nedir bu işler
K: Kafanı kırsın geyiklerle keşişler

4) (Kişilik özellikleri 2. sorunun cevabında verilmiştir)

5) HACİVAT: Of…
KARAGÖZ: (Penceresinden)…
HACİVAT: Bir yar-i…
HACİVAT: Maşallah…
KARAGÖZ: Lebbeyk?
HACİVAT: Akşam-ı…
KARAGÖZ: Senin de…

SAYFA 193

6.a) Verilen ifadeler, yanlış anlamanın yanı sıra imparatorluğun bazı milletlerinin de telaffuzları metnin güldürü unsurunu sağlayan ögelerdir.

b) Halk söyleyişleri ve kullanımları ile sadelik açısından bir benzerlik vardır.

7.a) (Karagöz’ün anlatımı forumumuzda mevcut. Bu sorunun cevabı da orda mevcuttur)

b) Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı din, ırk ve dillerin bir arada yaşadığı bir yapıya sahip olduğu hakkında bilgi verir.

Cool Türk Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.

9) Gülüp rahatlamanın ve neşelenmenin yanı sıra hiçbir ağacın kesilmemesi gerektiği kıssadan hisse olarak algılanmaktadır.

SAYFA 195

1) Ali Asker ile Sururi duydukları davul sesinden bir düğün olduğunu zannederler. Sorduklarında da onun bir düğünden değil, bir pehlivan güreşinden gelen davulun sesi olduğunu öğrenirler. Güreşleri izlemek için Pınarbaşı’na giderler ve orada gördükleri pehlivanlar hakkında konuşurlar.

2) Ali Asker (Acem)
Garson (Bursalı Göçmen)
Yahudi

3) Metne göre sesini (taklit) kullanmaktadır. Ayrıca bir mendil ve sopayı da araç olarak kullanırlar.

4) Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.

5) Aralarındaki en büyük benzerlik yazılı bir metin olmadan sözlü olarak gösteri yapmalarıdır.

SAYFA 199

1)-Cücenin anahtarı kapının üzerinde bırakması
-Kavuklu'nun düğün alayını yönetmesi
-Kavuklu'nun yeni bir ev araması
-I. Zenne'nin kocasını aramak için gelmesi
-Pişekar'ın Kavuklu ile karısını barıştırması.

2) Pişekar'dır.

3) Pişekar: Baş aktördür. Hali vakti yerinde, bilgili, orta sınıfın temsilcisidir. Alaycı bir İstanbullu olarak yansır.

Kavuklu: Başındaki kavuğu ile kurnaz ve zeki, komik hareketleri ve ince zekasıyla oyunu sürükleyen bir tipdir.

(Hangisini kendine yakın bulursan onu seç)

4) Taklit: Pişekar - Bir arabacıyı çağırır gibi yaparak hem onun yerinde hem de kendi yerinde konuşması.
Benzetme: Kavuklu - Senin gibi tımarhane düşkünü
Kavuklu - "İhtiyar" söz mü? Bir patlıcan dört değnek sok, işte bizim beygir.

Yanlış Anlama: Pişekar - Efendim, "Bir müşkülünüz mü var?" dedim, yani bir işiniz mi var?
Kavuklu - Evet, bir dişimiz var, iki babamız. Sen bizi hindi çobanı mı zannettin?

Anlamazlıktan Gelme: Pişekar - Nasıl Ali?
Kavuklu - Sade Ali.
Pişekar - Maşallah, Sade Ali Efendi.

5) Halk Tiyatrosu Geleneği'ne bağlıdır.

SAYFA 200

1) Sahne
Modern Tiyatro: Bolca dekorların kullanıldığı bir sahne özelliği vardır.
Karagöz: Beyaz bir perdeye ışık yansıtılmasıyla düzenlenen bir sahnede sergilenir.
Meddah: Sen olmaksızın bir topluluk karşısında anlatıma dayanır.
Orta Oyunu: Basit birkaç dekorun bulunduğu tam olarak sahne denemeyecek tarzda halk önünde oynanır.

Müzik
Modern Tiyatro: Opera, opera komik, operat, bale ve müzikli komedi müziğin kullanıldığı tiyatro eserleridir.
Karagöz: Tef ve nereke kullanılır.
Meddah: Müziksiz gerçekleştirilir.
Orta Oyunu: Müzik kullanılarak gerçekleştirilir.

Tipler
Modern Tiyatro: Tiyatro eserine göre tipler değişir.
Karagöz: Belli tipler vardır. (Karagöz, Hacivat, Ermeni, Rum, Yahudi, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir...)
Meddah: Meddahın anlattığı hikayedeki tipler, onun taklidiyle canlanır.
Orta Oyunu: Bilirli tipler vardır. (Kavuklu, Pişekar, Zenne, Cüce)

Dekor
Modern Tiyatro: Profesyonelce hazırlanmış, eserle ilgili bolca dekor kullanılır. (eşya, renk, ışık, araç, gereç)
Karagöz: Beyaz perde arkasından ışık yansıtılmasıyla kurulan bir sahnesi vardır. Dekorlar içinde "göstermelik" denilen figürler kullanılır.
Meddah: Dekor kullanılmaz.
Orta Oyunu: Basit bir dekor kullanılır.

2) Türk Tiyatrosu
a) Geleneksel Türk Tiyatrosu
1-Karagöz
2-Orta Oyunu
3- Meddah
4- Köy Seyirlik Oyunu

b) Modern Türk Tiyatrosu
1-Komedi
2-Trajedi
3-Dram

SAYFA 201

1-E
2-A
3-B
4-C
5-C
6-B
7-E
8-C
9-C
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucky
Özyurt TeamAdminNistRator
Özyurt TeamAdminNistRator
Lucky


Mesaj Sayısı : 404
Yaş : 31
Nerden : Nizip
Cinsiyet : Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Male
Kayıt tarihi : 27/09/08

Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Empty
MesajKonu: Geri: Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...   Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası... Icon_minitimeÇarş. 12 Kas. - 18:29

SAYFA 205

1) Latifi, tezkiresini oluştururken Osmanlı ülkesinde yetişen bilgili, güzel söz söyleyen veya başka bir ülkede doğup Türk şairleri yoluna giden şairleri tezkiresine almıştır. Tezkiresine aldığı şairlerin meziyetlerinin ve üstünlük sebeplerinin neler olduğunu, hayat hikayelerini, eserlerini, eserlerinin özgün olup olmadığını araştırmıştır.

2) Latifi’ye göre şiir, edebi açıdan üstün, edebi zevke hitap eden, özgün buluşlarla zenginleştirilmiş, edebi sanatlar bakımından da iyi işlenmiş olmalıdır.
Şair de bilgili, güzeli ve çirkini ayırt edebilen, kültürlü, şiir üzerine bilgisi iyi olan, zarif bir insan olmalıdır.
Latifi’nin bu düşünceleri şiire ve şaire edebi açıdan bir yaklaşım olduğu için bu düşüncelere katılmamak mümkün değildir.

3) Ahmedi hakkındaki en kapsamlı yargı; “Şiiri ehliyetine, gazelleri marifetine göre değildir.” yargısıdır.
Latifi bu yargıyı verirken ilk olarak Ahmedi’nin hangi bilim dallarında bilgili olduğundan, yazdığı eserlerinin şiir meclisinde itibar görmemesi dolayısıyla Şeyhi ile münasebetinden ve eserlerinden verdiği örneklerden sonra sonuca olaşmıştır.

4) Latifi, tezkiresini Ahmedi’yi övmek veya yermek için yazmamıştır. Sadece, Ahmedi’yi edebi bakımdan tarafsız bir değerlendirme yaptığını gösterir.

5) Ahmedi-Sivas-Murat Han Gazi devri-Batınî ilimlerde bilgilidir (Geometri, tıp…)-Şiirlerinde güzellik yoktur. Edebi yönü zayıftır-Şiirlerinin beğenilmesi, Şeyhi’nin onun adına bir kaside yazması-Şiir üstünlük, estetik ve edebi açıdan eşsiz olmalıdır-Divan’ından, İskendername’den örnekler vermiştir-Şiir ehliyetine, gazelleri marifetine göre değildir.

6.a) Şairlerin hayatı – Şairlerin ilmi yönü – Şairlerin edebi yönü – Devrin sanat anlayışı – Eserlerden örnekler

b) Tezkirelerin ve edebiyat tarihinin devrin sanat anlayışını, şairlerin hayatını, ilmi ve edebi yönlerini incelemeleri ve eserlerinden örnek vermeleri bakımından aralarında benzerlik vardır. Tezkireler için, döneminin edebiyat tarihleri olduğu söylenebilir.

SAYFA 206

7.a) Alınan paragraf tezkirede Ahmedi’nin anlatıldığı kısmın ilk paragrafından bir bölümdür.

b) Alınan paragrafta günümüz Türkçesine göre bazı ses değişimlerinin olduğu görülmektedir.
.beg : bey
.di : de-
.it : et-
.ol : o
Bunun dışında Arapça ve Farsça sözcüklerin kullanıldığı, düz yazı dilinin de sade olduğu görülmektedir.

Cool Tezkire, Latifi’nin bilgili ve kültürlü, şiir sahasında edebi kültürü ve zevki olan birisi olduğunu göstermektedir.

9) Okuduğumuz ve beğendiğimiz şairlere yer verirdik.

SAYFA 210

1) Evliya Çelebi, rüyasında Hz. Peyagmber’i görmüş, “Şefaat Ya Resulullah” yerine “Seyahat Ya Resulullah” deyince yollara düşmüştür.

2) Evliya Çelebi şöyle bir yöntem izlemiştir:
-Ulaşılmak istenen yere gidiş için yapılanlar
-Ulaşılan yerin dış görünümünün tanıtımı
-Ulaşılan yerin tarihi ile ilgili bilgi verilmesi
-Ulaşılan yerde dikkati çeken mekanların tanıtımı
-Ulaşılan yerdeki insanların tanıtımı
-Dönüş yolculuğunda görülen yerlerin anlatılması
-En sonunda eve ve ev halkına ulaşma

3) (Bu sorunun cevabını metni okuyarak yapabiliriz.)

4.a) Bazı sözcüklerde ses değişimlerinin olduğu görülmektedir. Bunun dışında son derece sade bir dil kullanılmıştır. Ayrıca yerel ağız özellikleri de (Erzurum ağzı) yansıtılmıştır.
.Kandan : nereden
.Anda : onda, orada
yigirmi : yirmi
.tokuz : dokuz

b) şita: kış
kân: maden ocağı; bir şeyin kaynağı
müşebbek: şebeke haline sokulmuş olan, ağ ve kafes gibi örülmüş olan
vefret: çokluk, bolluk
badıncan: patlıcan
vasi’atü’l aktar: tarafları, yanları geniş olan
rahisatü’l es’ar: yiyeceği, içeceği ucuz
efvah-ı nas: halkın ağzı, lisanı
darb-ı mesel: atasözü
berf: kar
zalûm: çok zalim olan
sâkin: oturan, ikamet eden

5) En ünlü gezginimizdir. – Eserinde sade bir dil kullanmıştır. – Anlatımı içten, sıcak, biraz da abartılıdır. – Seyahatname’si türünün en önemli eseridir.

SAYFA 213

1) İnsan: Nakış – Küçük alem – Şehir – Bitki – Melek - Hayvan

2) Şekle göre insan, hayvan ile melek arasında yer almaktadır. Bunlardan herhangi birisine dahil olmak insanın kendi elindedir.

3) Hipokrat “İnsanlık nedir?” sorusuna “Yüksek mevkide iken tevazu göstermek, fakir olduğu halde cömertlik etmek ve başa kakmadan iyilikte bulunmaktır.” diye cevap vermiştir.
Bu tanıma katılmamak mümkün değildir.

4) Katip Çelebi, şekildeki gibi sıralama yapsaydı; önce soyut bir kavram olan “insanlık”tan başlayacak, insanın varlık olarak ne gibi ayrıcalıklarının olduğu belirterek “insanın imtiyaz”ını belirleyecek buradan “insan”ı varlık olarak ele almış olacaktı. En sonunda da “insanın üstünlüğü”nün sebeplerini açıklayacaktı. Bu sıralama soyuttan somuta doğru bir gidişi göstermektedir.

5) Ruh, akıl, öfke, dimağ gibi soyut kavramları vali (ruh), vezir (akıl), münafık vezir (öğüt), hazinedar (dimağ) gibi somut kavramlar kullanarak somutlaştırmıştır. Bunun sebebi anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.

6) Yazar, düşüncelerini ispat etmek için pek çok benzetmenin yanı sıra, ayetlerden ve Hipokrat’tan örnekler vermiştir. Bunları kullanmasının nedeni de anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.

7) İnsan: İnsan küçük alemdir ve büyük alemde ne varsa onda vardır.
İnsanın Üstünlüğü: İnsan, ruh ve beden bakımından bütün hayvanlardan üstündür.
İnsanın İmtiyazı: İnsan, insan olmakla kainatın en üstün yaratığı olmuşsa da bu şarta bağlıdır, insan bu şarta riayet etmekle insandır, bu da ilim ve sağlam ameldir.
İnsanlık: İnsana mahsus olan zati faziletlerin bütünüdür.

Cool İnsanın melek gibi olabileceği gibi, hayvan gibi de olabileceği yönündeki tespitidir.

9) Günümüzde yaşasaydı “insan” kavramıyla ilgili olarak yaptığı tespitlere dünyanın değişen ve gelişen bir o kadar da insan için zararlı hale gelen yapısının etkisini de dahil ederek değerlendirmelerde bulunurdu.

SAYFA 215

Tarih
Sade Nesir: Ziyafet-i Sultan Ahmed Han, Serdari-i Mehmed Paşa, Koçi Bey Risalesi.
Sanatkarane Nesir: Hamse

Seyahat
Sade Nesir: Seyahatname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)

Tezkire
Sade Nesir: Latifi
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)

İlmi Eser
Sade Nesir: Tuhfetü’l-ahyar
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)

Dini Eser
Sade Nesir: (Boş bırakılacak)
Sanatkarane Nesir: Dürretü’t Tac

Mektup
Sade Nesir: Şikayetname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)

2) Nergisi’nin Hamse’sinde seci daha yoğundur. Çünkü Nergisi anlatımdan çok sanat göstermeyi amaçlamıştır. Bu nedenle anlam ikinci plana itilmiş, ahenk ön plana çıkmıştır.

3) Örnekleme Amacıyla Yazılanlar: Seyahatname-Latifi Tezkiresi-Serdari-i Mehmed Paşa-Koçi Bey Risalesi-Tuhfetü’l ahyar-Naima Tarihi

Öğretmek ve Sanat Yapmak Amacıyla Yazılanlar: Şikayetname-Durretü’t Tac-Hamse

4) Sade Nesir: Cümleler kısa ve açıktır. Bilgi vermek ve bir düşünceyi ifade etmek amacıyla yazılır. Dini, tasavvufi, tarihi, kültürel, ilmi ve edebi konularda yazılmıştır.

Sanatkarane Nesir: Arapça ve Farsça sözcükler boldur. Seci boldur. Amaç sanat yapmaktır. Bazı tarih, ahlak eserleri bu nesir türüyle kaleme alınmıştır.

SAYFA 216

Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-B
4-A
5-D
6-D Y Y D Y Y
7-seci – antoloji – gezi yazısı – Evliya Çelebi – mektup

SAYFA 217

3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-A
4-E
5-D
6-E
7-Okuyana yol göstersin, mutluluk versin diye eserine Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) adını vermiştir.

8-sehl-i mümteni – imge (mazmun)

9-Aşk = Şarap
Tekke = Meyhane
Aşık = Sarhoş
Mürid = Saki

10-Evliya Çelebi = Seyahatname
Katip Çelebi = Cihannüma
Seydi Ali Reis = Mirat’ül Memalik
Yunus Emre = Risalet-ün Nushiyye

11-D D D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Edebiyat Kitaßı sf. 160 dan Sonrası...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OzyurT KoLeji :: OkuLumuz :: DuyuruLar Ve ÖdevLer-
Buraya geçin: